Son zamanlarda insanlığın nasıl bu kadar kötüye gittiğine dair düşüncelerim beni yiyip bitiriyor. Artık herşeyin çıkar için yapıldığı bir dünyada yaşıyoruz. İlişkiler çirkin ve zedelenmiş, televizyonlarda çirkin, yanlış ve çokça yandaş kanal ve programlar, sosyal medyada alabildiğine yanlış ve kirli bilgiler, haberleri ise ne izlemeye, ne okumaya dayanıyor bu yürekler.
Hal böyle olunca insan böyle bir dünyaya nasıl çocuk getirsin, onu nasıl ve nerede büyütsün, nerede okutsun, nasıl korusun bu kirli günlerden. Oynayacağı bir bahçe yok, dostluk kuracağı arkadaşlar için bir sokak yok, nefes alabileceği bir yeşil alan yok, gidebileceği doğru düzgün bir okul yok, okul bulsanız güvenilecek öğretmen ve müdürler yok, yurt dışına yollamak bir çözüm gibi görünse para yok! yok… yok… yok…
Gerçekten yok yok ülkemizde. Bir yandan cayır cayır yanan ormanlar mı dersiniz, bir yandan hakkını almak isteyen işçiler mi dersiniz, bir yandan yuvalarda, yurtlarda, okullarda çocuklara yapılan tacizler mi dersiniz, kadın cinayetleri, gün yüzüne çıkarılmayan töre cinayetleri mi dersiniz, devlet hastanelerinde sürünen insanlar mı dersiniz. Ne derseniz deyin ama gözünüz, kulağınız açık olsun ne olur!
Aslında 4 mevsimin muazzam yaşandığı, sıcacık misafirperver insanlarla dolu, alabildiğine yeşil, alabildiğine mavi, renk renk insanlarla dolu muhteşem bir ülkede yaşıyoruz. İnsan olmaktan ne zaman uzaklaştık, o zaman rengimizi kaybettik. Çıkarlar ve kıskançlıklar uğruna dostluklarımızı heba ettik. Para işin içine girince kibarlık ve saygımızı kaybettik. Hakkımızı ararken bile yumrukları konuşturduk haksız olduk. Kadına el kardırdık, silah çektik, insan öldürme hakkını kendimizde bulduk. Sürekli eleştirdik ve suçladık.
Doğacak olan evlatlarınıza ne olur bunları öğretmeyin. Kardeşçe yaşamayı öğretin, sevmeyi, sevilmeyi, saygı duymayı, özür dilemeyi öğretin…
Şiiri öğretin, felsefeyi öğretin, psikolojiyi öğretin. Kitap okusun tüm doğacak olan yeni nesil…
Araştırmayı bilsin her aklına takılanı…
Ve Hayal Etmeyi öğrensin ilk olarak… Hayalinin peşinden gitmesi için ona destek olan bir ailesi olduğuna sonsuz inansın…
Bir çocuk dünyaya getirmek sadece fizyolojik birşey olmasın. Sadece annelik yada babalık duygusunu tatmak için doğurmayın onu…
Mutlu olduğu şekilde yaşamasını öğretin ona ..
”Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” Nazım Hikmet Ran