Sadece Anne Baba Değilsiniz

 

 

Anne ve baba olma kararı almak bir insanın hayatında aldığı en büyük kararlardan biridir. Yeni bir işe başlamak, bir insanla evlenmek, bir ev almak gibi bir şey değildir. Tüm bunlar geri dönüşü olabilen şeylerken anne ve baba olmak geri dönüşü olmayan bir şeydir. Kendi sorumluluğunu alacak yaşa gelene kadar, ona tüm doğruları öğretmek, düştüğünde kaldırmak, yıllarca kucağında taşımak gibi daha yüzlerce büyük sorumluluklarınız olacaktır. Tüm bunları düşününce çocuk yapmak zor geliyor insanlara. Aslına bakacak olursanız o kadar da zor değil. Tüm hayatınızı ona adamanıza gerek yok. Biz Türkler anne ve baba olmayı biraz farklı biliyoruz. Gelin şimdi size dünyadaki diğer kültürlerden de sentezleyerek bulduğum birkaç ipucu vereyim. Bakarsınız işinize yarar …

Öncelikle şunu unutmayın! Bebeğiniz sizin dünyanıza geliyor, siz onun dünyasına gitmiyorsunuz. Sizin ona alışmanızdan daha çok onun size alışması gerekiyor. Zamanla o kendine bir yer bulacaktır. Önemli olan sizin ona kendinizi ve dünyayı nasıl anlattığınızdır. Evet ilk günler biraz kavram karmaşası yaşayabilirsiniz. Kadın-erkek, anne-baba, çocuk birbirine girer. Zamanla tüm bunlar yerine oturacaktır. Bu zamanın uzunluğu sizin elinizdedir. Örneğin ilk günler emzirme, alt değiştirme, uyku, doktor kontrolleri, kilo alımı gibi fiziksel şeylerle geçer. Baktınız herşey yolunda gidiyor o zaman artık sizin de eski rutinize dönme zamanınız gelmiş demektir. Yani günde bir fincan kahve içmek ve kitap okumak gibi bir düzeniniz varsa buna devam edin. O sırada bebeğin eşyaları, evin işleri diye bir seçim yapmayın. Her hafta eşinizle bir yemek programınız varsa bebeğiniz bakıcısı ya da aile büyükleriyle 2 saat yalnız kalabilir. Bu dünyanın sonu değil, bu bir suç değil. Bunu ne kadar geç hayatınıza sokarsanız o kadar çok suçluluk hissedersiniz. Emin olun dünyada bunu yapan çok fazla anne ve baba var. Bu kötü bir şey değil. Bebeğinizin sizden ayrı geçireceği zamanlarada ihtiyacı var.

Kadınların kendilerine vakit ayırmayı unuttuğu, kalan tüm boş vakitlerde uyuduğu, erkeklerin işe gitmek dışındaki tüm zamanında bebeklere bakarak eşini dinlendirdiği günlerin bir sonu olmalı. Bir bebeğiniz oldu diye artık siz sadece anne baba değilsiniz. Özellikle kadınların doğum sonları depresyona yakalanmalarındaki en büyük sorun, hayatınlarının bir anda sadece bebeklerinden ibaret olmasıdır. En baştan itibaren, bebeğinizle ne kadar sağlıklı bağ kurarsanız o kadar zevkli geçer bu dönem. Bebeğinizle birlikte uzun uzun ten taması kurun, onu kendinize sarıp  yürüyüşlere çıkın, uzun emzirme ritüelleri yaşayın, birlikte banyo yapın, parka gidin ve sonra günün ve haftanın belli saatlerinizi kendinize ayırın. Çocuğun dünyanın merkezi olmadığını anlaması, onun gelişimi için çok kıymetlidir. Bu bencillik değildir. İnsan olarak kendinize ayırdığınız çok doğal bir zamandır.

Anne ve baba olduktan sonra cinsel yaşam da sekteye uğrar. Kadının fiziksel engelleri, uykusuz geceler, üzerinize aldığınız sorumluluklar sizi kadın-erkek olmaktan uzaklaştırır. Şunu unutmayın ki, mutlu bir cinsel hayat, birbirine aşkla bakan kadın ve erkek bebeğinizinde hissedeceği bir durumdur. Kendinize ve eşinize izin verin. Birbirinize dokunmakta geç kalmayın. Bu süre ne kadar uzarsa geri dönmekte o kadar zor olacaktır. Evlilik cinsel hayattan ibaret değildir ama cinselliğinde özel ve kıymetli bir yeri vardır. Kadın ya da erkek olun eşlerinizin adımlarına arkanızı dönmeyin. İçinde olduğunuz durumun farkında olmayabilirsiniz. Sizi dışarıdan gözlemleyen insanların sesine kulak verin.

Türk kültürü ile Amerikan kültürü çocuk büyütme konusunda benzerlik gösterirken Fransız kültürü bu iki kültüre tamamen ters düşmektedir. Son okuduğum kitapla ilgili uzun bir yazı yazarak, sizinle tüm Fransız yetiştirme tarzını paylaşacağım ama konusu gelmişken ufak birkaç not buraya da düşmek isterim. Fransız anne ve babaların ”anne-baba” saati dedikleri zamanlar vardır. O zamanlar çocukların uyuduğu akşam saatleri ya da çocukların aile büyükleriyle geçirdiği hafta sonları olabilir. Sizce de kulağa hoş gelmiyor mu? Fransız bir çocuk biliyor ki akşamlar anne ve babalara aittir ve sabahları anne-baba odalarının kapısını açmadan içeri girmek yasaktır. Aynı zamanda bu saatler çocuğun kendine ve odasında vakit geçirmeye ayırdığı zamanlardır. Herkesin halinden memnun olduğu, yaşam şekline dönüşmüş gizli kurallardır bunlar…

Biz Türklere soğuk ve katı gelen Fransız kültürü aslında dünyada boşanmaların en az olduğu, sağlıklı beslenme kurallarıyla obez çocukların neredeyse hiç olmadığı, çalışan kadınların fazla olduğu,doğum oranlarının yüksek ve ölüm oranlarının az olduğu bir kültürdür. Burada tabi devletin çocuklu ailelere sağladığı yardımlar göz ardı edilemez derecede fazladır. Yine de bizimde kendimize ders çıkaracağımız çok fazla konunun olduğunu düşünüyorum.

Hayattan zevk aldığınız şeyleri yapmaktan vazgeçmeden, sadece anne baba olmadan geçireceğiniz güzel günler dilerim…

Gözde Engin Çiray

Write a comment