Kendime Mektup

Okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, gördüğümüz yaşamlar…

Hepsi hayat yolunumuzda fikirlerimizin değişmesine sebep olur . Bir sabah uyanırsınız ve diğer günlerden farklı bir insanla karşılaşırsınız. İşte bana tam da bu oldu. Aydınlanmama sebep olan şeyi az çok bilsemde, kendine yaptığın bu özeleştiri için teşekkür ediyorum Gözde sana!

İnsanların bana çok da uygun olmayan tavırları karşısında, onlara verdiğim tepkiler de çok Gözde’ye yakışır olmuyor bunu fark ettim. Kendi yolumda ilerlerken, onların benim enerjimi emmelerine sebep olan davranışları yüzünden zaman kaybettiğimi görüyorum. İlk fark ettiğim şey bu oldu. Onların neden bunu yaptığıyla ilgili zaman kaybetmek!

Bunu anlamamla birlikte zihnim farkında olmadan biz çözüm arar olmuştu. Neden böyle yapıyorlar ve ben neden böyle karşılık veriyorum. Kendimi haklı çıkaracak bir yanım yoktu çünkü onlara karşı onlar gibi cevap veren, üste çıkmaya çalışan Gözde’den hiç hoşnut olmamış ve kendimi suçlamıştım. Sevmedim o Gözde’yi hiç. ”İnsansın” dedim. ”Bazen böyle gaflet ve delalet içinde yanlış davranışta bulunabilirsin” dedim. Konu arka belleğimde belli ki devam etmiş. Düne kadar…

Dün uzunca bir yol yorgunluğu sonrası izlediğim bir dizi ile aradığım şeyin parçalarını birleştirdim. Bana öyle davranan insanların hayatlarında tıpkı benim hayatımda olduğu gibi bir yaraları ve eksiklikleri vardı. Anne babasından görmediği ne varsa, onun eksikliğiyle birlikte sürekli bir arayış içinde oluyorlardı. Kendinde olmayan ama başkasında olan bu özendiği eksiklikler karşısında yine en iyi bildiği şekilde onu ezerek ya da ”mış” gibi davranarak hayatına devam ediyordu çünkü bildiği şey buydu. Bu onun suçu değildi, belki bilerek bile yapmıyordu. Tek suçlu başka türlüsünü bilmemesine sebep olan ailesiydi ki belki o ailede ailesinden böyle görmüştü. Tek dileğim bu tarz insanların da kendi eksiklikleri ile çocuklarını büyütmemeleridir.

Bizi olduğumuz gibi seven insanlarla bir arada olmayı ve onları oldukları gibi kabul etmeyi öğrendim sanırım. Belki zamanla ama yerinde bir öğrenme oldu bu bana. Sorgulamadan, yaptığı şeyde bir eksikliği onarmaya çalıştığını düşünerek, çokça susarak ve onu öyle kabul ederek, haklı değil mutlu olmayı tercih ediyorum.

Hepimiz kendi hayatımızın yazarıyız. Günün sonunda ne düşlüyorsak o gerçek oluyor. Bunu en içimizde bilen biziz. Düşleyen kişi değiştiğinde dünya değişirmiş. İstisnasız gerçek budur!  Kendi hayallerime, onlara kavuşmak için uğraşmalarıma, her defasında aynı yerden kırılıyorsam bunda hatanın kendi bakış açımda olduğuna inanıyorum.  Ben sadece Gözde’yi değiştirebilirim, karşımdakini değil ama hepimiz böyle düşünürsek dünya değişir bu kesin!

İçimde öyle büyük bir güç ve bana destek olmak için öyle güzel bir evren ve yaratıcı var ki. Buna inanıyorum, kendime inanıyorum. Gözde’nin gönlündekini biliyorum. İyi olmak için çabasını, kalbinin içindeki küçük kız çocuğunu hep yaşattığını biliyorum. Hayallerimi biliyorum, rüyalarımı biliyorum ve tüm herkese yetecek kocaman bir kalbimin olduğunu görüyorum. Yaptıklarına kızıp kalbimi kapamayı değil, onlarıda oldukları gibi kabul ederek kendi kalplerindeki küçük kızı bulmalarını bekleyeceğim. O küçük kız bir gün tüm korkuları, eksiklikleri, takıntıları ile yüzleşecek ve tüm kalbini açacak dünyaya eminim. Kendimden biliyorum. ”Ol” der ve ”olur” Şükürler olsun bu güne …

Write a comment